10 Ocak 2014 Cuma

10.01.2014

      Sevemedim rutinleri, sıradanlığı, değişmeden sabit kalmayı...en çok da mutlu olmayı. Dedim ki bu gece içine kapanarak kır zincirlerini. Tüm dünyayla koparırken bağlarını kendi içine doğru koş. Ne çok zaman oldu ruhumun sonsuz boşluğunda delice koşmayalı. Ne çok zaman oldu şöyle kendimi karşıma alıp sualler sormayalı, sohbet etmeyeli. Yalnızlığı da özler miymiş insan?
      Tam olarak burdayım işte, kendimle başbaşa ve kendime dönük. Bir ayna tutsam içime şimdi koşup uçacak tüm çığlıklar. Kalbimin aşkla örttüğü yaralarım sızlayacak. Kabuklarımı kaşımamın, kanatmanın vakti geldi değil mi?
      İnsan işte...bir garip varlık. Herkesden kaçıyor, herkesi kandırıyor da; bir kendinden saklanamıyor, bir kendi yalanlarına inanamıyor. İnandığını sandığında ardından hızla çarpıyor yüzüne tokatlar. Gerçeklerin  üstü örtmekle kapanmıyor. Ne kadar gömsen de toprağa hayat kırıklarını, bir damla yetiyor kırıklardan sızan acını filizlendirmeye.
      Bu gece kendimden kaçmanın faydası olmadığını anladım. Deli gibi istediğim saadetin asıl istediğim şey olmadığını anladım. Bu gece ben hep aynı Elif olacağımı anladım. Hiç mutlu olmamış biri için mutluluk ulaşılmaz oldukça güzel. Tam yakaladığında parmaklarının arasında eriyen bir kar tanesi gibi geçici. Yıllarca aradığın, beklediğin, yokluğuna sitem ettiğin ne varsa. Birden önüne serilince aptallaşıyor insan.
      Bir şikayet değil hayır. Hasta ruhuma, günahkar bedenime fazla bu mutluluk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder